gitmek adında bir eve vardı herkes

gitmek adında bir eve vardı herkes

yaşamın hakikat arayışı olduğunu kim öğretti bize

telaş ve merak

sorduruyorum kendimi
merak diyorlar en çok da telaş
tutunamıyorum bunlara
içimde kendini gölgesine saklayan bir kısrak var
nasıl kaybolursa bir hırka eviçlerinde
nasıl bir hırka oturmuşsa koltuğa
hırpalanmışsa. kovuşturulmuş ve sessiz
ve etlerime mühürlü bir geçmişi hatıra diye
işte öyle bir kışı geride bırakmayı ödev diye sırtıma kazıyorum

geldiler. hepsi birer birer geldi
sonsuz bir incelikle açıldı kapılar
geldiler. geldikleri yerleri selam diye açtılar
benim bu içimde tekrarladığım ıslık
benim bu ağzımda ufaladığım kenar dipleri
bu merhaba. seğrilen alın çizgisi. bu yaşmaklı sabah
onların ellerinde dipdiri bir yenilgiydi
sonra bir uykusuzluk aldı yürüdü uyumsuzluğa
onların ellerinde dipdiri

(sonra insan adında bir eve çıktı herkes / dayadı merdiveni odalarına insanın /
insanın uzuvlarına / memelerine / boynuna / erkekliğine dayadı merdiveni insan
insanın)

Asaf Halet Çelebi’nin “Trilobit” Şiiri  Ayla Türksoy     91
Sokrates  Mehmet Serdar    91