ÖĞLE MOLASI

Sanırsınız ki bu boğucu havada kimse uğramaz buraya. Aksine, sıcak basınca
çay içilir ya, hamamın, dinmek bilmeyen hararetlerini aldırmaya gelen kadınları
yazın da eksik olmaz. Bütün gün dinlediğimiz radyodaki bir sonraki haber
bültenine kadar vakit benim; öğle molamdayım. Evden getirdiğim kısırı yedim
kapı önünde.
 
Kaç ay oldu? Birkaç yıl mı yoksa? Hatırlamıyorum. Bir gün, uyumak üzere
olan müşterisinin kolunu keselerken, kalbinin üstündeki dolgun memesinden
gelen kanlı ifrazat, beyaz pamuklu ıslak sutyeninde gelincik gibi açmış. Öyle demişti
Cemile, "Gelincik gibi açtı. Birdenbire!” Doktora gitmiş hemen. "Yok başka
çaresi, alacağız!” demişler. Kocası da sanki bir memeyle evliymiş gibi terk etmiş
bu haberi alınca.
 
Cemile, üst katımda oturur. Bir pazar gecesiydi, kapıma geldi; gözü donuk,
yaz vakti yelekli. "Sana bir şey soracağım” dedi, içeri girdi bir hışımla. "Senin
de gündüzlerin karanlık. Çok erken kalkmaya, erkenden yatmaya alışıksın. Hastayım
ben. Patron yerime birini bulmamı istedi. Sen geldin aklıma. İyileşince de
dönebilirmişim, dönünce yerime bulduğum kadını da çıkarmayacakmış.” Pastanede
çalışıyordum o sıralar. Yıllarca hamur yoğurmaktan mayalı poğaçaya dönmüş
parmaklarıma güvenerek ve yıllardır üstüme sinen duman ve yanık susam kokusunu
tas tas sıcak sularla yok ederim hayaliyle düşünmeden "Peki, tamam”
dedim.
 
Akrabalarından yalnız bir kuzeni geldi hastaneye ziyarete. Memesinin alındığı
gündü. Battaniye örtmemizi istemişti üstüne. Ayrılırken kapı ağzında, "Çocukken
de yaz kış hep üşürdü. Hamama hem ısınır hem de eve para getirir diye
çalışmaya gönderdiydi ailesi” dedi.
 
Şükür geçen hafta işe döndü. Kasada duruyor şimdilik. Sargılar çıkıp ameliyat
yarası iyileşmeye başlayınca, kalbine sığmayıp taşan pembe kocaman sıyrığı
gösterdi. "Bak, sol tarafım çocuk oldu yine” dedi.
 
Bir yanı hep süte hasret.
Bir yanı çıplak vücutları pirüpak yapan koşulsuz şefkat.
Bir yanı buharla her gün kabaran sevişme hali…
 
Müşteriler çoğalmadan çayımı sigaramı bitireyim de gireyim içeri artık.
Belki de kışa kalmaz başlar keseye masaja. Sutyenler varmış; dolgulu. Haberi
vardır herhalde. Takar mı acaba?

ORION, FIRTINA VE BAZI GÜNLER  Deniz Dalyan     92
KÖTÜCÜL BİR ESKİ  Gizem Yıldırım    92