JOSÉ

JOSÉ



Ya şimdi ne olacak, José?
Parti bitti,
ışıklar söndü,
dağıldı insanlar,
gece soğudu,
ya şimdi ne olacak, José?
ya şimdi sen, ne olacaksın?
sen ki isimsiz,
başkalarıyla dalga geçen,
sen ki mısralar karalayan,
seven, başkaldıran?
ya şimdi ne olacak, José?

Bir kadını yok,
yok bir sözü,
şefkati yok,
içki içemez artık,
artık sigara tüttüremez,
hatta yere bile tüküremez artık,
gece soğudu,
gün doğmadı,
tramvay gelmedi,
gelmedi o gülüş,
o ütopya gelmedi,
ve her şey sona erdi,
ve her şey yitip gitti,
ve her şey çürüdü,
ya şimdi ne olacak, José?

Ya şimdi ne olacak, José?
Tatlı sözlerin,
ateşli zamanların,
ziyafetin ve açlığın,
kitaplığın,
altın madenin,
camdan elbisen,
tutarsızlığın,
nefretin – ya şimdi ne olacak?

Elindeki o anahtar ile
açmak ister kapıyı,
kapı yok;
ölmek ister denizde,
ama kurumuştur o deniz;
gitmek ister Minas’a
Minas yoktur artık.
José, ya şimdi ne olacak?

Bağırsaydın,
inleseydin,
bir Viyana valsi
çalsaydın,
uyusaydın,
yorgun düşseydin,
ölseydin…
Ama sen ölmezsin,
zorlusundur sen, José!

Karanlıkta yalnız
vahşi bir hayvan gibi,
tanrıların felsefesi olmadan,
olmadan yaslanacak
çıplak bir duvar,
dörtnala koşan
kara bir at olmadan,
yürüyorsun, José!
José, nereye böyle?


Çeviren: Mustafa Seyfi


Shakespeare’de Doğanın Bağlantıları ve Vicdan: Bir Macbeth Değinisi  Emine Ayhan     118
FAUST’UN MÜREKKEP LEKELERİ  Fatin Hazinedar    118